Tuesday 26 October 2010

Linn Park

Sebnemlerin sayesinde Glasgow'un parklarini gezmeye basladik. Murat Iskocya'daki doga sevgisini ben gelmeden evvel gidermis; bende de cok yokmus ki geldigimizden beri epi topu uc parka gitmisiz: Queens Park (eve yuruyerek 10 dakika mesafede, gitmesek ayip), Kelvingrove Park (Murat'in eski eve ve ise yakin ve muze yani) ve Pollok Park (Burrell Collection var icinde onu gormeye gitmisken eh iki de tur atalim demistik). Kuzey'le ve Sebnem'le park kolleksiyonumuza eklenenler: Tollcross Park (nefis bir gul bahcesi var), Bellahouston Park (cim kayak pisti ve cok guzel bir kafesi var (House for an Art Lover), James Hamilton Heritage Park ve son olarak da Linn Park.
Park dedigime bakmayin Turkiye'deki parklara gore bu parklarin bazilari orman olarak kaliyor. Dusunun Linn Park'ta minik bir selale bile var.









Her ne kadar amacimiz biraz temiz hava bol gunes ve azicik da hareket olsa da Sebnem'in pogacalari, keki ve helvasi sayesinde nerdeyse piknik kivamina geldi. Bizim tikinmamiza dair resim cikmadi ama kucuk beylerin ki burada:)








Babalar ve ogullari









Babamla uc haftalik ayriliktan sonra azicik hasret giderdik:)

Kuzey Yuzme Sefasinda

Sonunda havuza gitmeyi de basardik. Bu zamana kadar nedense pek bir cekiniyordum. Klor, olasi hastaliklar, yok aman soguk olur vs derken hep erteleyip durdum. Ama sonunda bugun kirdik seytanin bacagini ve Sebnem teyze ve Kaan'la havuz sefasi yaptik.
Havuz kismi ciddi sefali. Gayet sicak, temiz ve bebek dostu bir tesis. Ama yine de bence tek basina birazcik cefa cekiyorsun. Cok iyi organize olman lazim, zira bebegini elinden zink diye birakamiyorsun malum. Ustune bi de hem senin hem de bebeginin islakligi eklenince olay biraz daha kompleks hale geliyor. Bakmayin cefa dedigime en azindan sadece bebegin ve sen kimsenin yardimi olmadan havuza gidebiliyorsun. Nasil mi?
Bebekli-cocuklu aileler icin ozel soyunma odalari var. Odalarda bebegin altini degismek icin bir masa ve bir de cocugu oturtmak icin bir acilir kapanir duvara monte koltuk var. Boylelikle sen cocugunu giydirdikten sonra ya da once kendi isini halledebiliyorsun.
Ben sagolsun Sebnem'le gittigim icin cok sikinti cekmedim, en azindan o neyin nerde oldugu konusunda cok guzel yonlendirdi.
Kuzeycik ilk sefer oldugundan sanirim ortami epeyce bi inceledi. Suyu cok sevmesine ragmen genel bir tedirginlik vardi uzerinde. Alismasi nerdeyse 15 dakikayi aldi. Tam alismisti ki 5 dakika sonra cikmaya karar verdik cunku miniklerin parmaklari burusmaya baslamisti artik.
Bu isi bir de babamizla denesek hic fena olmayacak;)
Havuzda resim cekmek yasak oldugu icin malesef resmimiz yok. Gerci hem makine hem cocuk nasil olacakti ki..


Sunday 17 October 2010

Kelvingrove Park'ta Piknik

Kelvingrove Park'in yamactan bir goruntusu..












O kadar hazirliga ragmen masamizin komple bir resmini cekmemisiz. Valla hepsi birbirinden lezizdi, ellerimize saglik!






Kuzey yine formundaydi:)







Kuzey cimenlere bayildi.. Hele bir de aradan bi solucan cikti kiii:)



Bebek arabasindan farkli araclar da varmis.. Yillar sonra bisiklete binmek cook iyi geldi..






Bisikletin sepeti de pek bi egleceliymis!

Friday 15 October 2010

Buyumek Zor Zanaat

Son bir hafta icindeki degisikliklerin (dis cikarma, emekleme) etkisi bir bir gorunmeye basladi. Bay Gulucuk gitti ve yerine Bay Mizildak geldi. Aslinda her seye ragmen Kuzey yine iyi kotariyor ama iste annesi de oyle huysuzluklara aliskin olmadigi icin en ufak mizildama da "allahallaa noluyoruz" moduna giriyor. Iki uc gundur yemeklerde huysuzlasmalar, kasigi eline gecirip saatlerce dis kasimalar (tamam abartiyorum saatlerce kismini), kasigi elinden alinca aglamalar. Malesef Kuzey istediklerini aglayarak yaptirmayi ogrendi:( Hani korktugun sey basina gelir ya aynen oyle oldu. Allahim simarik, tutturuk bir cocuk olmasin dedikce.. Neyse sakin olalim di mi? Bunu geri cevirmenin bir yontemi olmali??

Thursday 14 October 2010

Dopdolu Bir Gun

Boyle gunleri seviyorum. Uc uca eklenen aktiviteler, planli plansiz, hesapli hesapsiz! Su memlekete geldigimden beri kendi kendime yaptiklarim disinda daha bu kadar aktivitematik bir gun gecirmemistim herhalde. Belki de gecirmisimdir de hatirlamiyorumdur..
Sabahin 10unda ciktik aksam 6yi geciyordu eve geldigimizde. Oglen sehir merkezinde Princess Square'deki Book Bug'a gittik. Bilmeyenler icin soyleyelim, Book Bug Iskocya Kitap Vakfi'nin bebeklere kitap sevdirmek icin yaptiklari tum aktivitelerin bu sene ki temasi. Iki kisi onderliginde bebekli/cocuklu anneler (ya da babalar ya da kisiler) cocuk sarkilari soyleyip sarkilara uygun hareketler yapiyorlar. Her aktiviteye oldugu gibi buna da gec kaldik. Sebnem'le Kaan da her zamanki zamaninda gelip aktiviteye baslamislardi. Sarkilarimizi soyleyip, hareketlerimizi yaptiktan sonra St Enoch meydanindaki Avrupa Marketine goz gezdirdik. Meger Sebnem'in de akli kalmis. Biraz bakindik biraz yutkunduk (biraz degil bolca aslinda!), Kaan'la Kuzey'e ahsap tren aldik isimlerinin harflerinden olusan sonra da kendimizi Di Maggios'a attik.
Di Maggios epeydir gitmek istedigim bir Italyan restorani. Cocuklu ailelerin tercih ettigi bir mekan olaraktan bir suru bebek arabasi arasindan yuruyup yerimize gectik. Pizzasi guzelmis, arada gidilebilir. Ama iki anne+iki bebek olarak yemege gitmenin cok da konforlu olmadigina kanaat getirdik. Hele iki tane dis cikaran mizildak cocukla insan yediginden cok birsey anlamiyor. Bir daha ki sefere minik beyleri babalarina teslim edip yemege oyle gitmek lazim.
Tam yemegimiz bitmisti ki Evla aradi hadi caya gelin diye. Biz de bos gezenin bos kalfalari olaraktan solugu Evla'larda aldik. Kuzey'le Kaan'i Isa ve Evla'ya teslim edip caylarimizi yudumladik, milyoner keklerimizi ve makarunlarimizi huplettik:)
Artik nerdeyse aksam olmustu ama bizim programimiz bitmemisti. Hemen evin yakinindaki bir kafede Building Blocks grubundan arkadaslar toplanacakti. Oraya da yetisiverdik. Iki muhabbetin daha belini kirip en sonunda evimize girebildik:)
Bu yazi biraz gunluk vari oldu ama baslayinca bitemedi iste. Kusura bakmayin;)

Anlik Dusunceler

Banyodan cikmis saclarimi kuruturken, bir an icerde uyuyan oglumun bana seslendigini hayal ettim. Biliyorum o gunler de cok uzak degil; ama kafamdaki tabloda Kuzey nerdeyse ortaokula gidecek yasa gelmisti. Ilkten bir korku kapladi icimi nasil davranacagim diye.. Bu korku bana birinci siniftayken ucuncu siniflarin ders panolarina bakip "uf bu dersler de amma zormus" diye hayiflandigim gunleri hatirlatti. Nasil ucuncu sinifa kadar belli bir altyapi yaptimsa, Kuzey o yaslara gelinceye kadar da belli bir tecrube edinecektim. Sanirim annelik mesleginde ogrenmenin de korkularin da sonu yok! E olmasin da zaten di mi?

Wednesday 13 October 2010

E-mek-li-yo-rum!

Hep surunecek degildim ya annecigim!
Babamiz giderken dediklerim bir bir oluyor. Once dis simdi de emekleme.. Son bir iki haftadir emekleme pozisyonunu alip, yaylanip duruyordu. Bugun ilk adimini atti dizleriyle. Biraz daha guclenmeye ihtiyaci var besbelli ama olsun becerdi ya! Aferin Kuzey'e:) Sadece emeklemekle kalmadi uzandigi yerden donup oturmaya da basladi.
Kuzey'in dayisi 9 aylik yurumus bakalim onu gecebilecek mi?
Kameraya cektim ama videosunu sonra ekleyebilecegim maselef..

Tuesday 5 October 2010

Dis Perisi

Aylardir cesme gibi akmalar, surekli elimiz agzimizda gezmeler, kulak cekmeler, anlamsiz hircinlasmalar.. Evet, hepsinin musebbibi bugun ortaya cikiverdi:) Son zamanlarda o kadar cok artmisti ki tum semptomlar, ben de surekli kontrol eder olmustum agzini. Damagindaki o hafif sertligi hissedince bir heyecan silsilesi kaplayiverdi icimi. Dogru mu hissediyorum acaba diye defaeten kontrol etmek zorunda hissettim kendimi. Incedeeen cizgi halinde beyazligi gorunce iyice emin oldum:)
Her ne kadar beklesen de "ha geldi, ha gelecek" derken birden karsinda buluverince sevindirik oluyorsun. Tam da dedemizin dogumgunune denk geldi, artik hic unutmayiz;)
Bir resmini de koymak isterdim ama henuz o kadar gorunmuyor. Zaten Kuzeycik agzini acinca diliyle hemen kapativeriyor disin ustunu..

Friday 1 October 2010

Soft Play

Kuzey hareketlendiginden beri evde durmak disari cikmaktan daha yorucu olmaya basladi.
Dusunuyorum da cocukcagiz beslenmekten, pisletmekten ve de uyumaktan baska bir sey yapmiyormus ilk zamanlar. Tabi o zamanlar aktivite cesidi az ama sikligi daha fazlaydi. Eh bir de genel uykusuzlugun getirdigi surekli yorgunluk hali.
Neyse diyecegim odur ki Kuzey hareket ister, kafasini gozunu yarmadan benden de destek almadan nerde rahat durur? Sagolsun cevabi benden uc ay daha tecrubeli arkadasim Sebnem verdi: Soft Play:)
Hamilton yakinlarinda bir yer adini simdilik hatirlayamiyorum (googleda arattigim halde bulamadim iyi mi!). Adi Soft play (Yumusak oyun) ama aslinda o kadar yumusak degil. Sert sungeri kalin musamba ile kaplamislar, renkli renkli, kaykaylar, atlar vs. Yerden ziyade diger daha hareketli cocuklar esas tehlikeyi olusturuyor. Kuzey henuz surunme asamasinda oldugu icin de usutecek diye ekstra tedirgin oldum ama genel olarak hosuna gitti. Sebnem'in Kaan'dan gordugum kadariyla bi kac ay sonra Kuzey de daha rahat oynayacak.
Gunun en bomba ani ise oyun bitip ayakkabilarimi giyerken ayagima farkli cift ayakkabi giydigimi farketmis olmam oldu. Isin kotusu ayakkabilari cikarirken bile farketmemistim. Baby brain mi dersiniz ne dersiniz bilemiyecegim ama ben epeyce dumur oldum.