Thursday 27 January 2011

Kuzey'in Yeni Banyo Maceralari

Kuzey'e banyo yaptirmak artik deveye hendek atlatmaktan zor bir hale geldi. Hic oturmak istemiyor, su dokecegim zaman basini kuvetten disari cikarmaya calisiyor.. Bu sene ki deniz maceralarimizi iple cekiyorum:)









Yes, My name is Igglepiggle!


 Livingston Designer Outlet Centre'da yemek icin oturdugumuzda, baktim Kuzey arkamizdaki cocuklara gulucuk atip duruyor. Ah bi de farkettim ki gulucukler aslinda Igglepiggle'a imis. Disneyland'e gitmiscesine hemen bi fotograf cektik. Eh ne de olsa bu da Kuzey'in cizgi kahramani simdilik.





Gulom Glasgow'da!

Buchanan Caddesinde Kuzey'le
Yillar sonra seytanin bacagini kirdik, ayni cati altinda iki gece gecirdik. Malum insan eski ev arkadasiyla sadece disarlarda biryerlerde bulusarak hasret gideremiyor. Pijamalarini cekeceksin, uykudan once sohbeti yapacaksin (gerci kuzey'in uyku duzen nedeniyle cok yapamadik ama olsun), uzun kahvalti yapacaksin.. Hem hava muhalefeti, hem zaman darligi hem de Kuzey faktoru nedeniyle gezemedik ama iste en azindan sehir merkezini soyle bir gostermis olduk. Murat'la birlikte gezemedigimiz icin nerdeyse hic birlikte resmimiz yok. Isin ilginci Kuzey'le Gul'e de dogru durust resim cekmemisiz:( Neyse bi daha ki sefer insallah.. Arayi bu kadar cok acmak yok..
Yine Buchanan Caddesi

Sansa iyi bir trioya rastladik

Wellington amca ile

Glasgow Town Hall

Corinthian onunde

Bu da numunelik biz

Corinthian icinde.. Casino da actiklari icin malesef cocukla girmek mumkun degildi..

Cafe Gandolfi.. Simdiye kadar ki en iyi Haggis'ti..

Kuzey de pek sevdi

Haggis degil merak etmeyin

A aa

Kuzey ve Theo

Theo Murat'in eski ev arkadasi David'le Christine'in 2.5 yasindaki ogullari. Yaklasik bir bucuk sene sonra Kuzey de bu kadar buyuyecek mi diye sormaktan kendimi alamadim. Zira karsimizda gayet guzel konusan, kendi kendine yemek yiyen, doyup doymadigini bilen, hangisini sevdiyse daha cok isteyebilen bir cocuk vardi. Eh, 10.5 ay oncesindeki Kuzey'le simdiki arasinda da daglar kadar fark var ama iste insan surekli birarada olunca sanki hep oyleymis gibi geliyor. Ne zaman ki bir yeni dogan gorsem, "amanin bu cok kucuk yaw, Kuzey de bu kadar kucuk muydu??" olmam da ondan.
Kuzey'in treni Theo'yu da oyalamaya yetti. Cok istekli olmasa da Kuzey'i de arkasina atip turlar bile atti. Kuzey'in henuz birbirine tokusturmaktan baska birsey yapmadigi plastik renkli kaplari (pardon cocugumun gunahini almayayim, kaplarla yaptigim kuleleri hemencecik yikiyor da) Theo aninda buyukten kucuge siraladi. Daha da fazla ilgisini cekmedi zaten. Sanirim cocugun yeteneklerini gelistirmek acisindan daha uzun bir yas donemini kapsayan oyuncaklar almakta fayda var.







Tuesday 25 January 2011

Kuzey ve Saclari

Her is oldugu gibi bu is de birazcik ara vermeye gelmiyor. Hani bu sefer oyle hastalik falan bahanem de yok:) Aman olmasin da, cok cektik yaw. Kuzey, halinden de anlasilacagi uzere pek keyifli. Nedense saclari kafasinin tam ortasinda ekstra kivrilip ilginc bir model oluyor. Ben diyorum kestirelim, babasi ve bircoklari diyor hele bi yasini gorsun, biraz daha uzasin. 
Ben de dedim madem kesilmiyor, azicik model yapayim. Tabi benim yaptigim model ne olur, ancak islatip taradim.Yuzu gozu acildi cocuumun:p 
Not: Resimler yaklasik bir ay oncesinden..








Saturday 15 January 2011

Kuzey Yuruyor!

Her ne kadar epeydir erken yuruyeceginin sinyallerini veriyor olsa da, o ilk adimlar insani heyecan yumagi yapiyor. Sabah kendi kendine oynarken babasina dedim "aramiza alip bir iki alistirma yapmaya calisalim", sonra da "yok yaa, daha erken dedik". Bu diyalogdan yaklasik bir saat sonra, Kuzey elimdeki dis fircasini almak icin debelendi. Ama zmin elinden hic birsey kurtulmaz malum,  bir kac minik adimla fircaya ulasti:)

Babasi hemen olayin tekrarini kaydetti. Onu da bilahare ekleyecegimdir. Ama bu buyuk haberi bir an evvel vermek istedim..

Xmas, Yeni Yil Falan

Tatil zamani daha cok yazabilirim diye beklerken tam aksi oldu. Aslinda sanirim yanlis bir beklenti bu. Tatil zamani yasamaktan yazmaya daha az firsat buluyor insan. Gerci tarihe de soyle bir bakiyorum da, tam da babamizin gelis tarihine denk geliyor.
Yani esasen gelmesi gereken tarihe. Hava muhalefeti nedeniyle Istanbul'dan kalkan ucagi Heathrow kapali oldugu icin Bruksel'e indi. Ertesi gune yaa kismet deyip tekrar alana gittiklerinde degisen  bir sey yoktu. Bruksel de kapanmadan ertesi gun kapagi Istanbul'a atti. Bir gece de Istanbul'da gecirip,  ertesi gunu Londra Stansted'e ulasabildi. Evet sayacak olursak taaam uc gunde ulasabildi memlekete. Ustune bir de Easy Jet'in rotari eklenince Stansted'ten Glasgow'a bile 12 saatte gelebilmis oldu.
Birikmis yorgunlukla ve havalarin cok da super olmamasi nedeniyle genelde sessiz sakin bir tatil gecirdik. Ama yilbasinda cook keyifli girdik:) Bakalim butun yil muhabbetle, yeme icmeyle ve eglenceyle gececek mi?  Sebnem'le guclerimiz birlestirdik, masayi guzelce donattik, bebeleri egledik, yedir icirdik ve uyuttuk. Veee kendimiz wii'nin derinliklerinde bulduk:)) Esasen cok sevmem oyun oynamayi (belki de iyi oynayamadigim icin sevmiyorum ya da sevmedigim icin oynamiyorum) ama 1.30'u geciyordu kalktigimizda.  O derece yani! Gecenin galibi Sebo, sefili de ben oldum tabikine..
Guzel de fotolar cekindik ama fotolar hala Sebo'da henuz alamadim, ilk firsatta yukleyecegimdir.
Eh, biraz gec de olsa hepinize Mutlu Yillaaar!